“annem ve şubat ikibinyirmiikiye”

Taşıdığım kabedir taşı çatlıyor, lehebî sesler,
Sevgilim, toprağın üstünü yaralar, kirli iskarpinler.
Halklar alkışlayınca daha’da estetik görünüyor eller.
Üzülme anne, onu alamayışımıza bu tebrikler.

Mezarlar, toprağın üstünde yaradır.
Cemaat her sela sonrası kendi içinde kanlanır.
Cinayetten sorgulanmıyor ama rabbim biliyor:
Meleklik, sicili en kabarık olanımızın unvanıdır.

Beni öldürdün diye şikayetçi olmayacağım,
Ruhuna canhıraş bir savunma yaparsam, affet.
İstemeden oldu dökülen her şey gibi gözyaşı da.
Rabbim Bağdat’a girdi, üç gün kan aktı fırat’ta.

Orada yürüdüm izleyerek suyun akışını,
Denizin insafına kaldı kumsala yazdığım isimler.
Bu şehirde bizi kaç mevsim daha severler?
Şehri yıkmazsa eğer antidepresanlar ve depresifler.

Her şey içe dönecek diyorlar, insanlar hariç.
Yıkılmak binalara mahsus, sallanıp düşmüyor hayaller.
Babalar neyse’de, analar gidince evlerden
Kahvaltılara dahi uğramıyor mevsimler.

Rabbim bizi üç defa bağışla!
gençlikte
evlenemeyince
ahiretten

Şubat 2023

Doğan ALTUN