Yitirdiğimiz ilkyaz öyküsüydü,
Çocuklar ve flamalar ellerimizde.
Birçok adamla gölge tokuştururduk,
Rüyalarımızda kan görmeyelim diye.

Onu görenler sura soluksuz koşardı,
Yüzünde çift başlı pusat gibi kesikler…
Bereketli elleriyle karıştırırdı ortalığı,
Kalenin altından sızardı bekleyişler.

Genç kadınlar aşka uğradı diye,
Delikanlılar usturasını bilerdi.
Perükarlar imrenerek yusufî yaralara,
Tüyü bitmemiş siftahlara ah ederlerdi.

Başkasını mağlup etmeden görünmeyen…
Yitirdiğimiz ilk gençlikte yaz menkıbesiydi.
Boşluğa bakınca gözleri ağlak kadınların,
Aşkının üzerinde kumalar çarelenirdi.

Sen misin o saçında başaklar sallayan!
Öyleyse biç güzelliğindeki çokluğu.
Savur, sensin mitlerdeki akrebi zamanın.
Eskitir güneş, kalır sanma sarışınlığın.